Erkek olan kadınlar, kadın olan erkekler, önünden geçer sana selam ederiz.
Kadın fahişeler, erkek fahişeler, önünden geçer sana selam ederiz."
Sümerli yazarlar tanrıçaya sadece fahişe demediler; İnanna onlara göre "toplumun süsü"ydü; "Sümer'in neşesi"ydi; "sevgi kaynağı"ydı. O güzeldi... çekiciydi... şuhtu... şefkatliydi... en seçkin kadınlık özellikleri onda bulunurdu... Ama İnanna'nın bunlardan başka sembolize ettiği bir kavram daha vardı... o bereketi yönetmekteydi. Aynı Çatalhöyük'ün -henüz yazı bulunmadığı için adı çözülememiş- ana tanrıçası gibi.
Doğayı yenileyen, insanlara çoğalma gücü veren, doğal/doğanın kendisi bir tanrıça... Bu tanrıçanın tapımında seks ön planda olmayacaktı da kiminkinde olacaktı? Bu tanrıçanın tapınaklarında serbest seks yapılmayacaktı da kiminkinde yapılacaktı? Cinsellik o denli kutsal bir eylemdi ki, fahişelik de büyük verici bir göreve dönüşmüştü. Zamanın en saygın ailelerinin kız ve kadınları ona adanmış tapınaklarda bedenlerini satmak için yarışırlardı.