Bu çalışmada; klasik felsefe yönteminde olan, nedenlere, gerekçelere bağlı olarak ifade edilen önermeler, tanımlamalar, tanıtlamalar ve kanıtlama çabasında bulunmaktan daha çok sonuç nedenlerden erek belirimlerden yaklaşımla tespitler, tanımlamalar, tanıtlamalar ve kanıtlara gidildiği görülecektir.
Ayrıca eskiye dair kavramları yeniden anlamlı kılmak ve yeni kavramlaştırmalar’da bulunmak ile hakikate ayna tutma çabasına tanık olunacaktır.
Tespitlerde bulunmak, önermelerdeki belirsizlikten farklı olarak bilme nesnesi olan olay veya olguyu yerindeliğinde görünür kılmak için olması gerekendir. Her bir tanım da tespit olma özelliği taşır iken olay veya olgusunu bütünden kopararak bilince taşımanın gereğidir.
Tanıtlama ise olay ve olgusunu bütün içindeki bağıntılı oluş belirimlerinde mantıksal düzeyde görünüşe taşıma çabasıdır. Kanıtlama ise deney, deneyim, tarihsel birikim sonuçlarından, delillerden hareket ile olay ve olgunun gerçekliğine dair görünüşe taşımaktır. Her kanıtlama ile beraber tanıtlamanın, tanımlamanın ve tespitin bir daha kritiği yapılarak yeniden düşüncede üretilmesi, hikmete açık olarak yerinde ve gerekliliğinde görüşün oluşturulması ve doğru düşünmek adına önemlidir.
Hakikat söz konusu olduğunda bütün alanlar ile bağıntılı olması sebebiyle varlık, insan, doğa, yaşam, us, dil, bilgi, felsefe, tevhid, ahlak, hukuk, tarih, nur, enerji, Tanrı vb. ilke belirimleriyle bağıntıda okunması gereken ile karşılaşılmış, buluşulmuş olunur.
Hakikat felsefesi yapmak felsefenin ana çizgisidir. Çünkü felsefe, hakikate duyarlı olup da usun gereğinde düşünce ile hakikatin izlerini takip etmekle ilgili alandır.