“O yıllarda her yama; yamanan kıyafet için bir şans, kıyafetin sahibi için mutluluk demekti.”
...
Gönüllerin umut, ceplerin misket dolu olduğu yıllar...
Kara lastiklerinin içine kum doldurup, kamyon şoförü olan gariban çocuklar…
İşe yaramaz kumaş parçalarından yapılmış, oyuncak bebekler...
Daha neler neler…
…
Sokaklardaki çocuk seslerinin yerini araba sesleri, salçalı ekmeğin yerini sandviç aldı. Zamanla şekerler çeşitlenip tatlandıkça, bayramların tadı da kaçtı. Yaşlıların kapısı çalınmıyor, bayramları kutlanmıyor artık.
…
Geçen o yıllar; şimdilerde küskün bir çocuk, gözleri yaşlı ve boynu bükük. Bizler küstürdük onu, bizler kıydık ona. Arkasını döndü ve ardına bakmadan, çekip gitti yıllarımız. Her gün bir adım daha uzaklaşarak...
…
Ey, benim geçip giden küskün yıllarım...
Ey, benim sokaklarda toz toprak içinde kalan çocukluğum. Seni masumiyetinden öpüyorum.
Affet beni, affet bizi...